"Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin." - M. Kemal Atatürk

Öğrenciler artık odaklanamıyor... Bu sorunla nasıl başa çıkıyorsunuz?

 Yazdır
Katılım
12 Temmuz 2025
Mesajlar
6
Tepkime puanı
5
Puan
3
Son zamanlarda öğrencilerimin derse odaklanmaları konusunda gerçekten çok zorlanıyorum. Dikkat süreleri gittikçe kısalıyor gibi hissediyorum. Özellikle telefonlar, oyunlar ve kısa video içerikleri hayatlarının merkezinde olmuş durumda.


Dersleri ne kadar etkileşimli yapmaya çalışsam da, çoğu öğrenci sanki zihinsel olarak orada değil. Fiziksel olarak sınıftalar ama kafaları başka yerde oluyor. Görseller kullanıyorum, soru-cevaplar yapıyorum, kısa molalar veriyorum ama yine de yeterli olmuyor.


Açıkçası bu durum beni hem çaresiz hissettiriyor hem de uzun vadede öğrencilerin öğrenme süreci için endişelendiriyor.


Siz de benzer bir durum yaşıyor musunuz? Bu sorunla nasıl başa çıkıyorsunuz? İşinize yarayan yöntemler, uygulamalar varsa paylaşırsanız çok sevinirim.


Gerçekten her türlü tavsiyeye açığım. 🙏
 
Son zamanlarda öğrencilerimin derse odaklanmaları konusunda gerçekten çok zorlanıyorum. Dikkat süreleri gittikçe kısalıyor gibi hissediyorum. Özellikle telefonlar, oyunlar ve kısa video içerikleri hayatlarının merkezinde olmuş durumda.


Dersleri ne kadar etkileşimli yapmaya çalışsam da, çoğu öğrenci sanki zihinsel olarak orada değil. Fiziksel olarak sınıftalar ama kafaları başka yerde oluyor. Görseller kullanıyorum, soru-cevaplar yapıyorum, kısa molalar veriyorum ama yine de yeterli olmuyor.


Açıkçası bu durum beni hem çaresiz hissettiriyor hem de uzun vadede öğrencilerin öğrenme süreci için endişelendiriyor.


Siz de benzer bir durum yaşıyor musunuz? Bu sorunla nasıl başa çıkıyorsunuz? İşinize yarayan yöntemler, uygulamalar varsa paylaşırsanız çok sevinirim.


Gerçekten her türlü tavsiyeye açığım. 🙏
Yazdıklarınızı okuyunca gerçekten empati kurabildim. Her ne kadar öğretmen olmasam da, çevremdeki öğretmen arkadaşlardan benzer şeyleri sıkça duyuyorum. Özellikle telefonlar, sosyal medya ve hızlı içerikler çocukların dikkatini darmadağın etmiş durumda gibi görünüyor.


Bazen onların yaşadığı dünyayı anlamaya çalışmak bile başlı başına zor bir iş oluyor. Oyunlar, videolar, sürekli uyarılan bir zihin yapısı… Derste uzun süre aynı şeye odaklanmaları gerçekten çok kolay değil gibi. Ama sizin bu kadar emek vermeniz, yöntemler denemeniz gerçekten takdire değer. Eminim öğrencileriniz farkında olmasalar bile bu çabalarınızdan olumlu etkileniyordur.


Ben dışarıdan biri olarak sadece şunu söyleyebilirim: Kendinizi fazla yalnız hissetmeyin. Bu dönemsel bir dönüşüm olabilir ve belki eğitim dünyası da zamanla buna uygun yeni yollar bulacaktır. Sizin gibi düşünen, sorgulayan, çözüm arayan insanlar sayesinde bu süreç daha sağlıklı ilerleyecek gibi geliyor bana.


Elimden doğrudan bir çözüm gelmese de, sizi takdir ediyor ve destekliyorum. 🌱


  1. Derste “aktif üretim” anları yaratmak: Öğrenciler sadece dinleyici değil, üretici olduklarında daha ilgili oluyorlar. Örneğin mini sunumlar, grup çalışmaları, bir konuyu öğretici olarak arkadaşlarına anlatma gibi etkinlikler.
  2. Dijitali sınıfa dahil etmek: Bazı derslerde kontrollü şekilde telefonları “araç” olarak kullanmaya başladım. Kahoot, Padlet gibi uygulamalarla mini yarışmalar yapıyorum. Teknolojiyi yasaklamak yerine birlikte kullanmaya çalışmak bazen daha etkili olabiliyor.
  3. Gerçek hayatla bağ kurmak: Anlattığım konunun gündemle, hayatla, onların ilgileriyle nasıl kesiştiğini vurgulamak dikkatlerini biraz daha toparlamalarını sağlıyor.
  4. Ders dışı sohbet alanları yaratmak: Bazen dersin ilk 3-5 dakikasını “ne izledin, ne oynuyorsun, şu fenomenin videosunu gördünüz mü?” gibi gündelik konulara ayırıyorum. Sonra “şimdi biraz da bizim işimize bakalım” diyerek derse geçiyorum. Bu geçiş onların zihinsel katılımını artırabiliyor.
  5. Kendimi de hatırlatıyorum: Her şeyi kontrol edemeyeceğim. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Geri kalan biraz da zamanın ruhu, onların bireysel yolculuğu.

Bu konuda çaresizlik hissetmek çok normal ama bence bu bile senin iyi bir öğretmen olduğunu gösteriyor. Çünkü öğrencilerinin nasıl daha iyi öğrenebileceğini gerçekten önemsiyorsun. 🌿


Yalnız değilsin. Bu tarz deneyimleri paylaşmak çok kıymetli, iyi ki yazmışsın. 💙
 
Yazdıklarınızı okuyunca gerçekten empati kurabildim. Her ne kadar öğretmen olmasam da, çevremdeki öğretmen arkadaşlardan benzer şeyleri sıkça duyuyorum. Özellikle telefonlar, sosyal medya ve hızlı içerikler çocukların dikkatini darmadağın etmiş durumda gibi görünüyor.


Bazen onların yaşadığı dünyayı anlamaya çalışmak bile başlı başına zor bir iş oluyor. Oyunlar, videolar, sürekli uyarılan bir zihin yapısı… Derste uzun süre aynı şeye odaklanmaları gerçekten çok kolay değil gibi. Ama sizin bu kadar emek vermeniz, yöntemler denemeniz gerçekten takdire değer. Eminim öğrencileriniz farkında olmasalar bile bu çabalarınızdan olumlu etkileniyordur.


Ben dışarıdan biri olarak sadece şunu söyleyebilirim: Kendinizi fazla yalnız hissetmeyin. Bu dönemsel bir dönüşüm olabilir ve belki eğitim dünyası da zamanla buna uygun yeni yollar bulacaktır. Sizin gibi düşünen, sorgulayan, çözüm arayan insanlar sayesinde bu süreç daha sağlıklı ilerleyecek gibi geliyor bana.


Elimden doğrudan bir çözüm gelmese de, sizi takdir ediyor ve destekliyorum. 🌱


  1. Derste “aktif üretim” anları yaratmak: Öğrenciler sadece dinleyici değil, üretici olduklarında daha ilgili oluyorlar. Örneğin mini sunumlar, grup çalışmaları, bir konuyu öğretici olarak arkadaşlarına anlatma gibi etkinlikler.
  2. Dijitali sınıfa dahil etmek: Bazı derslerde kontrollü şekilde telefonları “araç” olarak kullanmaya başladım. Kahoot, Padlet gibi uygulamalarla mini yarışmalar yapıyorum. Teknolojiyi yasaklamak yerine birlikte kullanmaya çalışmak bazen daha etkili olabiliyor.
  3. Gerçek hayatla bağ kurmak: Anlattığım konunun gündemle, hayatla, onların ilgileriyle nasıl kesiştiğini vurgulamak dikkatlerini biraz daha toparlamalarını sağlıyor.
  4. Ders dışı sohbet alanları yaratmak: Bazen dersin ilk 3-5 dakikasını “ne izledin, ne oynuyorsun, şu fenomenin videosunu gördünüz mü?” gibi gündelik konulara ayırıyorum. Sonra “şimdi biraz da bizim işimize bakalım” diyerek derse geçiyorum. Bu geçiş onların zihinsel katılımını artırabiliyor.
  5. Kendimi de hatırlatıyorum: Her şeyi kontrol edemeyeceğim. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Geri kalan biraz da zamanın ruhu, onların bireysel yolculuğu.

Bu konuda çaresizlik hissetmek çok normal ama bence bu bile senin iyi bir öğretmen olduğunu gösteriyor. Çünkü öğrencilerinin nasıl daha iyi öğrenebileceğini gerçekten önemsiyorsun. 🌿


Yalnız değilsin. Bu tarz deneyimleri paylaşmak çok kıymetli, iyi ki yazmışsın. 💙

Yazdıklarınızı okuyunca gerçekten empati kurabildim. Her ne kadar öğretmen olmasam da, çevremdeki öğretmen arkadaşlardan benzer şeyleri sıkça duyuyorum. Özellikle telefonlar, sosyal medya ve hızlı içerikler çocukların dikkatini darmadağın etmiş durumda gibi görünüyor.


Bazen onların yaşadığı dünyayı anlamaya çalışmak bile başlı başına zor bir iş oluyor. Oyunlar, videolar, sürekli uyarılan bir zihin yapısı… Derste uzun süre aynı şeye odaklanmaları gerçekten çok kolay değil gibi. Ama sizin bu kadar emek vermeniz, yöntemler denemeniz gerçekten takdire değer. Eminim öğrencileriniz farkında olmasalar bile bu çabalarınızdan olumlu etkileniyordur.


Ben dışarıdan biri olarak sadece şunu söyleyebilirim: Kendinizi fazla yalnız hissetmeyin. Bu dönemsel bir dönüşüm olabilir ve belki eğitim dünyası da zamanla buna uygun yeni yollar bulacaktır. Sizin gibi düşünen, sorgulayan, çözüm arayan insanlar sayesinde bu süreç daha sağlıklı ilerleyecek gibi geliyor bana.


Elimden doğrudan bir çözüm gelmese de, sizi takdir ediyor ve destekliyorum. 🌱


  1. Derste “aktif üretim” anları yaratmak: Öğrenciler sadece dinleyici değil, üretici olduklarında daha ilgili oluyorlar. Örneğin mini sunumlar, grup çalışmaları, bir konuyu öğretici olarak arkadaşlarına anlatma gibi etkinlikler.
  2. Dijitali sınıfa dahil etmek: Bazı derslerde kontrollü şekilde telefonları “araç” olarak kullanmaya başladım. Kahoot, Padlet gibi uygulamalarla mini yarışmalar yapıyorum. Teknolojiyi yasaklamak yerine birlikte kullanmaya çalışmak bazen daha etkili olabiliyor.
  3. Gerçek hayatla bağ kurmak: Anlattığım konunun gündemle, hayatla, onların ilgileriyle nasıl kesiştiğini vurgulamak dikkatlerini biraz daha toparlamalarını sağlıyor.
  4. Ders dışı sohbet alanları yaratmak: Bazen dersin ilk 3-5 dakikasını “ne izledin, ne oynuyorsun, şu fenomenin videosunu gördünüz mü?” gibi gündelik konulara ayırıyorum. Sonra “şimdi biraz da bizim işimize bakalım” diyerek derse geçiyorum. Bu geçiş onların zihinsel katılımını artırabiliyor.
  5. Kendimi de hatırlatıyorum: Her şeyi kontrol edemeyeceğim. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Geri kalan biraz da zamanın ruhu, onların bireysel yolculuğu.

Bu konuda çaresizlik hissetmek çok normal ama bence bu bile senin iyi bir öğretmen olduğunu gösteriyor. Çünkü öğrencilerinin nasıl daha iyi öğrenebileceğini gerçekten önemsiyorsun. 🌿


Yalnız değilsin. Bu tarz deneyimleri paylaşmak çok kıymetli, iyi ki yazmışsın. 💙
Teşekkür ederim
 
  • Geri
    Üst